TUNA BAŞAR
İ z m i r l i G ö z ü y l e
Yazılar 7
Bir arkadaşım aşkı, sevgiyle nefret arasında uzanan bir ip olarak
tarif eder.
İnsanlar bu ipin üstünde yürürler
ve
bir şekilde bir tarafa düşerler.
Bu benim şimdiye kadar duyduğum en güzel aşk tariflerinden biri.
Yaşadığımız bir aşk sonrasında
ya çok severiz, ya da nefret ederiz.
Bir kişiyi aşk sırasında gözümüzde o kadar büyütürüz ki
sanki karşımızdaki kişi bir insan değil de,
özenle yaratılmış kusursuz bir varlıktır.
Ve
buna hiç tereddüt etmeden inanırız.
Hatta bazen kafamızda kusursuz bir dünya yaratırız ve bu
dünyayı yaşamaya başlarız.
Bu kusursuz dünyayı gerçekte yaşamak isteriz.
Kusursuz bir dünyada, kusursuz bir kişiyle, kusursuz bir aşk yaşamak...
Ama bilmeyiz ki bu ancak hayallerde olur.
Ben genelde rüyalarım sayesinde aşık olurum.
Defalarca karşılaştığım,
aynı ortamı paylaştığım, ortak arkadaşlara sahip olduğum,
ama dikkatimi çektiğini farketmediğim kişilere...
Bir gece rüyamda bu kişiyi görürüm ve uyanınca yazılmaya başlanan
rüyalarım sayesinde hayal dünyamı yaratırım.
Bu kişiyi hayal dünyamın başkahramanı yaparım.
Aşkın
platonik dönemini bu dünyada bu kişiyle yaşarım.
İstemeden de olsa bu dünya sayesinde bu kişiyi gözümde
o kadar büyütürüm ki,
yapmasını ummadığım bir hareket yapması, ondan
soğumama neden olur.
Bir anda ondan soğuyabilirim ve bu nefrete kadar gidebilir.
Yani o arkadaşımın dediği gibi
bir şekilde ipin bir tarafına düşerim.
Bence en güzel aşk platonik olandır.
Zaten platonik aşk hayallerde yaşanır. Hayal dünyanda
kurduğun kusursuz bir aşk,
gerçek dünyada yaşadığın aşktan daha büyük keyif verir.
Ama
insanlar doyumsuz oldukları için bu aldıkları zevki
tek taraflı yaşamaktan sıkılırlar ve
o kişiyi elde etmeye çalışırlar.
Doğal olarak da istediklerini elde edemezler.
Yani hayal dünyalarında yaşadıkları gibi bir aşkı gerçek dünyada
yaşamalarının imkanı yoktur.
Yaşadığım aşklar bana bir şeyi öğretti:
bir insanı ne gözünde çok büyüteceksin,
ne de onu çok alçaltacaksın.
Bu sonucu çıkardım ama,
aşkın zaten bir insanı gözünde büyütmek olduğunu unuttum,
galiba!
İ z m i r l i G ö z ü y l e
Yazılar 7
Bir arkadaşım aşkı, sevgiyle nefret arasında uzanan bir ip olarak
tarif eder.
İnsanlar bu ipin üstünde yürürler
ve
bir şekilde bir tarafa düşerler.
Bu benim şimdiye kadar duyduğum en güzel aşk tariflerinden biri.
Yaşadığımız bir aşk sonrasında
ya çok severiz, ya da nefret ederiz.
Bir kişiyi aşk sırasında gözümüzde o kadar büyütürüz ki
sanki karşımızdaki kişi bir insan değil de,
özenle yaratılmış kusursuz bir varlıktır.
Ve
buna hiç tereddüt etmeden inanırız.
Hatta bazen kafamızda kusursuz bir dünya yaratırız ve bu
dünyayı yaşamaya başlarız.
Bu kusursuz dünyayı gerçekte yaşamak isteriz.
Kusursuz bir dünyada, kusursuz bir kişiyle, kusursuz bir aşk yaşamak...
Ama bilmeyiz ki bu ancak hayallerde olur.
Ben genelde rüyalarım sayesinde aşık olurum.
Defalarca karşılaştığım,
aynı ortamı paylaştığım, ortak arkadaşlara sahip olduğum,
ama dikkatimi çektiğini farketmediğim kişilere...
Bir gece rüyamda bu kişiyi görürüm ve uyanınca yazılmaya başlanan
rüyalarım sayesinde hayal dünyamı yaratırım.
Bu kişiyi hayal dünyamın başkahramanı yaparım.
Aşkın
platonik dönemini bu dünyada bu kişiyle yaşarım.
İstemeden de olsa bu dünya sayesinde bu kişiyi gözümde
o kadar büyütürüm ki,
yapmasını ummadığım bir hareket yapması, ondan
soğumama neden olur.
Bir anda ondan soğuyabilirim ve bu nefrete kadar gidebilir.
Yani o arkadaşımın dediği gibi
bir şekilde ipin bir tarafına düşerim.
Bence en güzel aşk platonik olandır.
Zaten platonik aşk hayallerde yaşanır. Hayal dünyanda
kurduğun kusursuz bir aşk,
gerçek dünyada yaşadığın aşktan daha büyük keyif verir.
Ama
insanlar doyumsuz oldukları için bu aldıkları zevki
tek taraflı yaşamaktan sıkılırlar ve
o kişiyi elde etmeye çalışırlar.
Doğal olarak da istediklerini elde edemezler.
Yani hayal dünyalarında yaşadıkları gibi bir aşkı gerçek dünyada
yaşamalarının imkanı yoktur.
Yaşadığım aşklar bana bir şeyi öğretti:
bir insanı ne gözünde çok büyüteceksin,
ne de onu çok alçaltacaksın.
Bu sonucu çıkardım ama,
aşkın zaten bir insanı gözünde büyütmek olduğunu unuttum,
galiba!
onüçşubatikibinbeş yirmibirsıfıraltı
Tuna Başar
Tuna Başar