TUNA BAŞAR
İ z m i r l i G ö z ü y l e
Yazılar 17
Efsaneler Asla Ölmez
(gecikmiş bir Attila İlhan yazısı)
Attila İlhan Öldü.
* * *
Her geçen gün umutsuzluğum artıyor. Birileri bu ülkeden Atatürk'ü
silmeye çalışıyor
ve ben, hayalimdeki Atatürkçü Türkiye imajından uzaklaşıldığını gördükçe
ve bunun geri dönüşümsüz sonuçlarını fark ettikçe
kahroluyorum.
Elim, kolum bağlanmış hissine kapılıyorum ve hiçbir şey yapamadığım için
kendime kızıyorum.
Bir şeyler yapmak istesem de, birileri tarafından engelleniyorum.
Birileri bu ülkedeki Atatürkçüleri susturmaya çalışıyor.
* * *
Tüm engellemelere rağmen susmayan bir Atatürkçüyü,
Attila İlhan'ı kaybettik.
80 yaşında bir çınardı ve hayatının son gününe kadar
Atatürkçü Türkiye için mücadele etti.
Bu mücadelesini çekemeyenler, onu susturabilmek için her yolu denediler.
O, her türlü engelleme karşısında yılmadan konuşmaya devam etti.
TRT'deki programını yayından kaldırdılar, yine direndi.
Hiçbir ulusal kanal programını yayınlamak istemedi.
O yine pes etmedi.
Asla amacından uzaklaşmadı.
Atatürkçüydü ve hayatının her döneminde Atatürk'ün izinden yürüdü.
Bu ülke için çok önemli bir kişiydi.
Avrupanın her hangi bir ülkesinde, böyle bir kişinin ölümü karşısında
ulusal yas ilan edilirdi.
Ama, o kişi bir Türk olunca,başbakan bile cenazesine katılmamayı
doğal karşıladı.
Başka bir Atatürkçünün, büyük başkan Ahmet Piriştina'nın
da cenaze törenine katılmamıştı başbakan.
Böylesine değerli iki kişinin cenaze törenlerine katılmayan başbakan,
Necip Fazıl'ın oğlunun cenaze töreninde ön saflardaki yerini almıştı.
Böyle bir durum karşısında, beynimde sorular uçuşmaya başladı.
Ahmet Piriştina ve Attila İlhan'ın cenaze törenine katılmama sebebi,
bu iki değerli insanın da Atatürkçü olması mıydı?
Necip Fazıl'ın oğlu, Attila İlhan ve Ahmet Piriştina'dan daha mı değerliydi.
Attila İlhan ve Ahmet Piriştina'nın yapamadığını, bu ülke için, Necip Fazıl'ın oğlu mu yapmıştı?
Kim ne derse desin, Ahmet Piriştina ve Attila İlhan, bu ülkenin değerleridir.
Bu ülkede yaşayan her insan Ahmet Piriştina ve Attila İlhan'a
saygı duymak zorundadır.
Sadece Attila İlhan ve Ahmet Piriştina'ya değil,
bu ülkenin çıkarını kendi çıkarından üstün tutan ve
bu ülke için iyi bir şeyler yapmak için uğraşan
her insana saygı duymak zorundadır...
Ama, Atatürk'ü, bu ülkede kendi benliğimizle, hür olarak yaşamamızı sağladığı için,
bu ülke toprakları üstünde yaşayan her insan sevmek zorundadır.
Atatürk'ü bırakın sevmeyi, ona saygı bile duymayan bir sürü
insan var bu ülkede; Atatürk'ün kurduğu ülkede...
Hatta bu insanların çoğu Atatürk'ten nefret ediyor.
Ve bazıları da, bu ülkede Atatürk'ten nefret etmeyi meşrulaştırmaya çalışıyor.
Hiç utanmadan Atatürk'e dil uzatıyorlar.
Onu, insanlara farklı tanıtıp, insanların ondan soğumasını sağlıyorlar.
Atatürkçülerle uğraşıyorlar.
Ağızlarına Atatürk'ü almadıkları gibi, onu sadece kötülemek için anıyorlar.
Çanakkale Zaferinin yıldönümünde,
"Atatürk Çanakkale'de ne yaptı ki!" diyebilecek kadar ileri gidiyorlar.
Sivas Kongresinin yıldönümünde konuşma yapıp, bir kez olsun
Atatürk'ün adını anmayanlar yaşıyor bu ülkede.
Atatürk'ün kurduğu partinin kökleri bereketsizdir, deyip,
Atatürk'e bereketsiz damgasını vuranlar tarafından yönetiliyor bu ülke.
Bu durum karşısında sessiz kalmak istemiyorum.
Bu ülkenin Atatürkçü bir yapı alması gerektiğini düşünüyorum.
Atatürkçü Türkiye'nin Attila İlhan'ın da hayalindeki şekliyle
hayata geçirilmesini istiyorum.
Ve bunu gerçekleştirebilmek için de,
öncelikle Atatürk düşmanlarını düşmanım sayıyorum.
Mücadelemi onlara karşı başlatıyorum.
* * *
Bir Atatürkçüyü daha kaybettik.
Attila İlhan öldü.
İçimdeki ses, Ahmet Piriştina'nın ölüm haberini öğrendiğim günkü gibi,
yine "Efsaneler Asla Ölmez" diyor.
"O, fikirleriyle yaşayacak.
Onu, sen ve senin gibiler yaşatacak."
yirmiekimikibinbeş sıfıraltıellidokuz
Tuna Başar
İ z m i r l i G ö z ü y l e
Yazılar 17
Efsaneler Asla Ölmez
(gecikmiş bir Attila İlhan yazısı)
Attila İlhan Öldü.
* * *
Her geçen gün umutsuzluğum artıyor. Birileri bu ülkeden Atatürk'ü
silmeye çalışıyor
ve ben, hayalimdeki Atatürkçü Türkiye imajından uzaklaşıldığını gördükçe
ve bunun geri dönüşümsüz sonuçlarını fark ettikçe
kahroluyorum.
Elim, kolum bağlanmış hissine kapılıyorum ve hiçbir şey yapamadığım için
kendime kızıyorum.
Bir şeyler yapmak istesem de, birileri tarafından engelleniyorum.
Birileri bu ülkedeki Atatürkçüleri susturmaya çalışıyor.
* * *
Tüm engellemelere rağmen susmayan bir Atatürkçüyü,
Attila İlhan'ı kaybettik.
80 yaşında bir çınardı ve hayatının son gününe kadar
Atatürkçü Türkiye için mücadele etti.
Bu mücadelesini çekemeyenler, onu susturabilmek için her yolu denediler.
O, her türlü engelleme karşısında yılmadan konuşmaya devam etti.
TRT'deki programını yayından kaldırdılar, yine direndi.
Hiçbir ulusal kanal programını yayınlamak istemedi.
O yine pes etmedi.
Asla amacından uzaklaşmadı.
Atatürkçüydü ve hayatının her döneminde Atatürk'ün izinden yürüdü.
Bu ülke için çok önemli bir kişiydi.
Avrupanın her hangi bir ülkesinde, böyle bir kişinin ölümü karşısında
ulusal yas ilan edilirdi.
Ama, o kişi bir Türk olunca,başbakan bile cenazesine katılmamayı
doğal karşıladı.
Başka bir Atatürkçünün, büyük başkan Ahmet Piriştina'nın
da cenaze törenine katılmamıştı başbakan.
Böylesine değerli iki kişinin cenaze törenlerine katılmayan başbakan,
Necip Fazıl'ın oğlunun cenaze töreninde ön saflardaki yerini almıştı.
Böyle bir durum karşısında, beynimde sorular uçuşmaya başladı.
Ahmet Piriştina ve Attila İlhan'ın cenaze törenine katılmama sebebi,
bu iki değerli insanın da Atatürkçü olması mıydı?
Necip Fazıl'ın oğlu, Attila İlhan ve Ahmet Piriştina'dan daha mı değerliydi.
Attila İlhan ve Ahmet Piriştina'nın yapamadığını, bu ülke için, Necip Fazıl'ın oğlu mu yapmıştı?
Kim ne derse desin, Ahmet Piriştina ve Attila İlhan, bu ülkenin değerleridir.
Bu ülkede yaşayan her insan Ahmet Piriştina ve Attila İlhan'a
saygı duymak zorundadır.
Sadece Attila İlhan ve Ahmet Piriştina'ya değil,
bu ülkenin çıkarını kendi çıkarından üstün tutan ve
bu ülke için iyi bir şeyler yapmak için uğraşan
her insana saygı duymak zorundadır...
Ama, Atatürk'ü, bu ülkede kendi benliğimizle, hür olarak yaşamamızı sağladığı için,
bu ülke toprakları üstünde yaşayan her insan sevmek zorundadır.
Atatürk'ü bırakın sevmeyi, ona saygı bile duymayan bir sürü
insan var bu ülkede; Atatürk'ün kurduğu ülkede...
Hatta bu insanların çoğu Atatürk'ten nefret ediyor.
Ve bazıları da, bu ülkede Atatürk'ten nefret etmeyi meşrulaştırmaya çalışıyor.
Hiç utanmadan Atatürk'e dil uzatıyorlar.
Onu, insanlara farklı tanıtıp, insanların ondan soğumasını sağlıyorlar.
Atatürkçülerle uğraşıyorlar.
Ağızlarına Atatürk'ü almadıkları gibi, onu sadece kötülemek için anıyorlar.
Çanakkale Zaferinin yıldönümünde,
"Atatürk Çanakkale'de ne yaptı ki!" diyebilecek kadar ileri gidiyorlar.
Sivas Kongresinin yıldönümünde konuşma yapıp, bir kez olsun
Atatürk'ün adını anmayanlar yaşıyor bu ülkede.
Atatürk'ün kurduğu partinin kökleri bereketsizdir, deyip,
Atatürk'e bereketsiz damgasını vuranlar tarafından yönetiliyor bu ülke.
Bu durum karşısında sessiz kalmak istemiyorum.
Bu ülkenin Atatürkçü bir yapı alması gerektiğini düşünüyorum.
Atatürkçü Türkiye'nin Attila İlhan'ın da hayalindeki şekliyle
hayata geçirilmesini istiyorum.
Ve bunu gerçekleştirebilmek için de,
öncelikle Atatürk düşmanlarını düşmanım sayıyorum.
Mücadelemi onlara karşı başlatıyorum.
* * *
Bir Atatürkçüyü daha kaybettik.
Attila İlhan öldü.
İçimdeki ses, Ahmet Piriştina'nın ölüm haberini öğrendiğim günkü gibi,
yine "Efsaneler Asla Ölmez" diyor.
"O, fikirleriyle yaşayacak.
Onu, sen ve senin gibiler yaşatacak."
yirmiekimikibinbeş sıfıraltıellidokuz
Tuna Başar