Home » »

Written By Tuna BAŞAR on Salı, Ağustos 15, 2006 | 10:07 ÖÖ

TUNA BAŞAR
İ z m i r l i G ö z ü y l e

Yazılar 3

17 Aralık'ta
AB'den müzakere tarihi aldık. Alır almaz da sokaklara
döküldük ve o günü bayram ilan ettik.
Sanki AB'ye girdik de seviniyoruz.
3 Ekim 2005 tarihinde AB üye ülkeleriyle müzakerelere başlayacağız
ve bu müzakerelerin sonucuna göre AB bizi ya tam üye yapacak
ya da bize imtiyazlı ortaklık teklifinde bulunacak.
Daha şimdiden bazı AB üye ülke başkanları Türkiye için
en iyisinin imtiyazlı ortaklık olduğunu söylüyor.
Fransa Türkiye'nin üyeliğini halkına soracak. Tabii büyük ihtimalle Fransızlar
bizim üyeliğimize "hayır" diyecekler.
Yunanistan zaten Türkiye'nin üyeliğine karşı. O da önce Kıbrıs sorununu
ortaya sürecek. Sonra da Ege sorununu. Ve büyük ihtimalle
Yunanistan da bize "hayır" diyecek.
Müzakerelerin başladığı tarihte Almanya'nın başına büyük ihtimalle
Hristiyan Demokratlar geçecek ve onlar da daha şimdiden hayır diyeceklerini açıkladılar.
İsveç başbakanı Türkiye'nin zaten imtiyazlı ortaklığı kabul ettiğini söyledi.
Bir de müzakerelere bütün AB üye ülkelerinin
evet demesi gerekiyor.
Peki biz şu an tanımadığımız Kıbrıs'la nasıl müzakere masasına oturacağız.
Tamam o zaman gelince tanıyacağız da
peki Rumlar bize
"Bizi tanımamak için bu kadar çaba sarf eden bir ülkeye, biz niçin evet diyelim ki?” demeyecekler mi?
Yani ne kadar uğraşsak da bizi AB'ye almayacaklar ve
imtiyazlı ortaklık teklif edecekler.
Durum böyleyken biz niçin sokaklara dökülüp müzakere tarihi aldık
diye bayram ediyoruz?
Yoksa bunun nedeni,
başımızdaki yöneticilerin yaptıkları bir işi
medyanın da desteğini alarak çok büyük bir iş yapmış
gibi gösterme isteği mi?
Tabii Türk insanı hep işin görünen ve yansıtılan yüzüne baktığı için
sanıyor ki AB bizi tam üye olarak kabul etti.
Bir müzakere tarihiyle böyle bayram ortamı oluşuyorsa
(ki Türkiye'nin kurtuluş günü olan 29 Ekim bile bu şekilde kutlanmıyor)
demek biz AB'ye girsek
o tarihi ulusal bayram ilan edip her yıl kutlarız herhalde.
Hatta bakarsın yakında bir teklif gelir ve 17 Aralık her yıl
"AB'ye ilk adım bayramı"
olarak kutlanır.

***

Sayın Başbakan
AB'den müzakere tarihin alır almaz Türkiye'ye döndü
eline mikrofonu alıp Kızılay Meydanı'na çıktı.
Yaptığı işin ne kadar büyük bir iş olduğunu söyledi ve "Bu başarı
ile şımarmayacağız!
" deme gafletine düştü.
"Şımarmayacağız" dedi, yaptıkları işi yere göğe sığdıramadı ve çok başarılı
bir hükümet olduklarını söyledi.
Ama bir şeyi unuttu:
Atatürk'ün adını ağzına almayı.
Atatürk'ün 81 yıl önce gösterdiği çağdaş medeniyet seviyesine yükselmek için,
AB ülkelerinin kriterlerini uygulamamız gerektiğinden bahsetmedi.
Atatürk'e bu ülkeyi o zor şartlarda kurduğu için minnet borcu olduğundan bahsetmedi.
Atatürk'ün adını ağzına almak istemedi.
Şu işe bakın ki; Atatürk'ün adını ağzına almak istemeyen bir başbakan'la
müzakere tarihi alıyoruz.
Kim bilir belki bir gün AB girmek de bir Atatürk düşmanı
başbakana nasip olur.

***

Bu yapılanları medyanın desteğiyle çok büyük bir iş başarmış gibi
gösteren hükümet benim gözümde hala
başarılı değil.

Bir de
önümüzdeki günlerde oluşturulacak bir müzakere kurulu var.
Bu hükümetin
gerçek düşüncesini ben o zaman anlayacağım.
Müzakerelere Türkiye mi oturuyor, yoksa AKP mi göreceğiz.
Bu ülkede Avrupa’yı en iyi tanıyan insanlardan biri Kemal Derviş.
Zülfü Livaneli ve İsmail Cem de var.
Bu isimlerden hangisi müzakere kuruluna seçilecek!!!
Şunu unutmamak lazım: Müzakerelere Türkiye oturuyor. Bu
işi partizanlığa çevirmeden Türkiye için en iyisi kimse onu seçmek lazım,
değil mi?
yirmiikiaralıkikibindört onbeşondört
Tuna Başar
Share this article :
 
Support : Creating Website | Johny Template | Mas Template
Copyright © 2013. Tuna BAŞAR - All Rights Reserved
Template Created by Creating Website Published by Mas Template
Proudly powered by Blogger